bu aralar söylemek istediğim sayfalarca şey var.. hep bi yerlere not alıyorum onları, not defterime, gecenin bi saati uyanıp avucumun içine, hepsine üşendiğimde aklıma. genelde aklıma not aldıklarımı pek uzun süre tutamıyorum, o yüzden defter hep daha güvenli. sonra şu oluyor: o defteri de bi yerlede unutuyorum. arkadaşlarımın yanında, evin ortasında. aslında sakladığım gizlediğim bişey yok, ama meraklı birilerinin elinde çok komik hallere düşebiliyor o defter. çöünkü kendime aldığım notlar kelimelerden ibaret aslında genelde. ve bi kaç tane kelime arada herhangi bir unsur olmadan yanyana yazıldığında milyonlarca anlama yol aaçabiliyorlar.
daha yeni başıma gelen bişey mesela.: not almışım defterime "ingilizce, film, müzik" bunun benim kafamda yansıması var elbette, ben orda ne demek istediğimi bu anahtar kelimelerle anlayabiliyorum, ama bunu gören bi arkadaşım bana gelip: "hayırdır, bi ingilizce filme müzik mi yapıcaksın?" diyebiliyor.. yanında benim gülmekten kırılmam da bedava. (aslında yalan, çoooook uzun zamandır gülmekten kırılmadım, ama lafın gelişi işte..)
her neyse tek demek istediğim, bu aralar aklımdan geçen çok şey olduğu. sağımda solumda gördüğüm herşey tetikliyor, hepsi etki tepkiye girişiyor zihnimde.. okuduğum bir cümleden satırlar yazabiliyorum ya da okuduğum herhangi bir kitaptaki bir paragrafın sonunu kendimce tamamlıyorum. eğleniyorum, vaaay burdan bu sonuca mı geldim diyorum yıldızlı beş pekiyi veriyorum kendime.
herkes evden çıkmıyomuşsun diyor, şaşırıyorlar, evde çok sıkıldığımı düşünüyorlar, ama hayır ben evde ço oook eğleniyorum, tek başıma da olmuyorum hiç, şimdilerde bu yeni tanıştığım arkadaşımla dostluk içersindeyiz, birbirimizi tanıma keşfetme zorlama aşaması. bakalım ne çıkıcak için(m)den...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder