23 Mayıs, 2009


genelde sabah 5den önce uyumam. hele şimdi nba playoffları da var. uyusam kendime kızarım.

ama bu aralar nedense gece duyduğum seslere takmış durumdayım. yeni taşındığımız eve alışma süresi geçirirken evi dinlemek de adetim oldu.
anladım ki sabaha karşı duyulan, algılanan sesler çok farklılar. gün içinde trafik gürültüsü, müzik, televizyon, üst komşu, şehrin kendi uğultusu derken duyamadıklarımızı gece denen arkadaş beynimize beynimize kakalıyor.
ordan burdan gelen çıt sesi, rüzgarlı bi günse etraftan balkondan gelen sesler.. yağmurun cama tepki sesi, sabaha karşı şehir hafiften uyanırken kuşların böceklerin konuşmaları, üst komşunun sabah uyanır uyanmaz çocuklarına bağırması ve bunu inat ve ısrarla her gün tekrar etmesi, şehrin bi yerlerinden gelen silah patlamaları (ki her zaman oyuncak silah olduklarını hayal ettim, hala gerçek olabileceğine aklım basmıyor), ampul vızıldaması, borulardaki suyun hareket etmesi, ezan sesi derken her an dopdolu aslında. normalde evin içinde her daim bir ses olmazsa sıkılan bi insan olarak, ve bu sesler de mevcutken aslında kendi gürültümü kendim yarattığımı keşfediyorum sanki yavaş yavaş.