manyak ama harika, sevindi mi "yupi yupi" diyen, çoook güzel ama deli, huysuz ama uyumlu, internetten aldığım tariflerle yemek yapamadığımı iddia eden bir ev arkadaşım (aslında hepsi manyaktı, ben mi delirtiyorum onları acaba),
ordan oraya koşturan, odamdaki gardrobun üstünde uyumaya bayılan ama sabahları ordan inmeye karar verdiğinde çıkarttığı "güm" sesiyle uykumda ödümü kopartan ve asla göbeğini sevdirtmeyen bir kedimiz,
kesinlikle emme sorunu olan bir mutfak lavabomuz,
küçük minicik bir tuvaletimiz,
muhteşem manzaralı ve huzurlu( :) ) bir evimiz,
benimle ilgili "iyi" düşünceleri olan bir bakkalımız,
asla istediğim radyoyu çekmeyen ve de kaset çalamayan bir müziksetim,
kesinlikle toplu tutamadığımız bir evimiz (erkekliğin yüzde 99'u kaçmak mıydı?),
asla bulamadığımız çatı katındaki ev,
okunmamış kitaplarımız,
ordan burdan sokaklardan bulduğumuz ev eşyaları,
hiç bir şekilde nerden geldiğini ve kimin olduğunu bilmediğimiz tonlarca kıyafet, gözlük, çorap, ve pijamamız, havlumuz,
-apayrı bir başlık olsa da- bir fritöz dolusu kızartma yağı dökülmüş bir halımız,
başlık değil apayrı bir makale! olabilecek kadar çok ayakkabı ( çünkü hepsine ayrı uyumlu renk ve model gerekirmiş :) ),
kısacası pis bir evimiz, dağınık bir ben, dünyalar güzeli bir ev arkadaşım, delirmiş bir kedimiz ve sakinimtrak bir hayatımız var..