07 Mart, 2007

youtube

az önce başımdan geçen olay:

birilerine tepki göstermek, derdimi anlatmak, sonuçta hiç bir bok çıkmayacağını bilerek yine de işin saçmalığı hakkında bir yetkiliyle konuşabilmek için telekom il müdürlüğü aranır. telefonu açan ilk kişiye derdimi anlatırım, bu bayan beni dinledikten sonra bir arkadaşına seslenir:
- ahmeeeet, biz "yusuf" diye bir site kapattık mı?
arkadaşı: yusuf değil, "yutub"!!
- haa, kapattık mı?
- evet sen sıtkı beye transfer et onu.

sıtkı beye götürülür telefon, bende bu arada kadının yürürkenki nefes alışverişlerini dinlerim. bu sıtkı amca derdimi dinler gibi yapıp hemen akabinde ezberlediği; ata`dan girip bu nasıl birşeydir, bunu kimseye yaptırmayız`dan çıkar, çıkmakla kalmaz ne dediğimi bile dinlemez ve sonunda:

ben: bakın katılıyorum size, elbette Atatürk`e hakaret edilmemelidir, ama buna tepki gösterilecekse bunun yöntemi sizin kökten çözüm dediğiniz siteye erişimi engellemek değildir.
- hanımefendi tamam, o işle pazarlama bölümü ilgilenmekte.
ben: nasıl yani, pazarlamanın ne alakası olabilir?
- ben size oranın telefonunu veriyim.

pazarlama aranır, telefonu açan kişiye dert bir daha anlatılır. telefondaki kızcağız şaşırır ve:
- bizim hiç alakamız yok bu konuyla, bilişim bölümü ilgileniyor. telefonunu veriyim.

telefon alınır, bilişim aranır.
bilişimdeki adam biraz daha konuşma yeteneğine sahip bir kişidir. derdimi anlatırım. benim siteye girme özgürlüğümü hangi hakla elimden aldıklarını anlamaya çalıştığımı ve bir açıklama beklediğimi söylerim.
- hanımefendi, siz videoyu gördünüz mü? o siteye çocuklarımın girmesini istemiyorum, açık kalamaz öyle bir site.
ben: beyefendi bakın, internette böyle milyonlarca video ve site var. çocuklarınızın girmesini istemezseniz çocuklarınızı kontrol edersiniz. gidip de siteyi kapatmazsınız. kola kötü birşey diye kola içmeyi yasaklamazsınız, kendiniz kola içmezsiniz. bunun kadar basit bu durum da. karşıysanız yapmazsınız, ama kimseye siteye giremezsin diyemezsiniz. vs. vs...

adamla bir süre cebelleştikten sonra:
- siteyi de biz kapatmadık zaten, mahkeme kararıyla kapatıldı. gidin mahkemeyi arayın. hatta hakkınızı arayın, sizde dava açın, bu ülkede ne oluyorsa kimsenin hakkını aramamasından oluyor zaten.
şeklinde bir nutuk da dinleyerek telefon yüzüme kapatılır.

biliyorum, konuşulabilecek birisi bulacağımı ümit edip telefona sarılmak benim eşşekliğim. ne bekleyebilirdim ki, ata edebiyatı yapıp iki dakikada cumhuriyetçi kesilen, ama savaş zamanı barış isteyenleri "yurtbölücüler" diye nitelendirenlerin mekanı orası ve çoğu yer.

herhangi bir siteye erişim hakkımı bana sormadan kesen, isteyince hemen harekete geçebilen zihniyet, gerekince kafamı da keser elbette. ne de olsa en güzel çözüm hızlı ve kökten olandır.