bugün evde yine canımın çoook fena sıkıldığı bir anda uzun zamandır
aklımda olan fotoğraflarımı düzenleme işine girişmeye karar verdim. hep
diyorum, hayatımda son derece düzensiz olmama rağmen dijital yaşantımda
baya çekili ve düzenli bir insanım nasılsa. tabii bu düzen yine benim
aklımın çalışma şekline göre ve aslında dağınık bir düzen (hayır o
içinden geçirdiğin cümle kilişesine girmiycem) ama yine de bence düzenli
işte.
fotoğraflarımın tamamı artık mini usb kablosunun çok da sağlam
olmadığının sinyallerini veren bir harddiskte duruyor. bilinçli bir teknoloji seveni olarak hepsi benim için
tek tek önemli oldukları için onların o minicik kutu içinde tek yedek
olarak durmalarına gönlüm el vermiyor tabii. bu sebeple bütün müzik,
film ve fotoğraf arşivim için öncelikle sevgili kucak bilgisayarıma
genişçe bir harddisk aldım. aslında kendisini takmak çok kolay olmasına
rağmen bilgi eksikliği sebebiyle 1 hafta boyunca önce diski bilgisayara
gösteremedim. sonra bir arkadaşımın verdiği akılla aydınlanıp önce bu
sorunu bertaraf ettim.
akabinde o bahsettiğim harici diskteki müzikleri aldım içeri. onları
biiiir güzel kopyaladım kucağa. hatta öyle bir çılgınlık yaptım ki o
harddiskteki itunes yedeğinden senelerce 3 yıldız 5 yıldız şeklinde
işaretlemiş olduğum parça bilgilerini bile çağırabildim, playlistlerim
de cabası. böylece geçtiğimiz 3 sene içindeki bütün müzik külliyatımı edinmiş oldum. ha aynı şeyi bir daha yap dersen yapamam, üstüne de çok fena
küfür ederim ama becerdim mi becerdim.
bu müzik işini bitirmiş olmanın verdiği rehavetle önce 1 hafta
boyunca fotoğraf falan umursamayıp o tek tek yıldız verdiğim parçaları
dinledim tekrardan. eski arşivime kavuşmuş olmanın verdiği gazla
günlerce müzik dinledim de dinledim yani. ne özlediğim albümler varmış
meyersem. adeta müzik pınarı!
neyse, elimde yaklaşık olarak 2003 yılından 2012 yılına fotoğraflar var.
aslında önceden üstünkörü düzenlemiştim ama derinlemesine girmemiştim
tabii ki. nasıl yapsam da etsem diye başladım tek tek dosyaları
dolaşmaya. bu sefer sadece düzenlemek değil gereksiz, net olmayan,
tekrarı bol olan tüm fotoğrafları silmek de derdindeyim. e mecburen
bütüüün dosyaları da tek tek dolaştım bunun için tabii. velhasıl kelam
biten sigaram, içilemeyen kahvem ve 6 saat sonunda 2003 yılından 2008'e
gelebildim. bu süre içerisinde öyle çok anıyla doldum ki şu anda aklım
da anılarım da karman çorman. uyuduğumda ne rüya görüceğimi çok merak
ediyorum. 6 saat içinde hayvan gibi mutlu olduğum saniyeler de oldu,
bunalıma girdiğim saniyeler de. bunca hissi, bunca insanı ve bunca
eskiyi bu kadar kısa sürede geçici de olsa hafızama almak ilginç geldi
bünyeme. şu anda kafamın içindeki geçici belleği boşaltabilsem
derdindeyim ama nasıl yapabilirim bilmiyorum.
bu işten sonra sıra şunda: gönüllü bir şekilde kanepede uyuyakaldığım bir sabah aslında her
yağmur yağışında bir yerlerinden su sesi duyduğum salonda bu sefer su
sesinin daha net ve yakından geldiğini farkettim. bir baktım ki sonunda
üst katın terası benim sevgili bilgisayar masama damlıyor da damlıyor..
masanın üstü göl olmuş bile. zaten olucaktı biliyordum ama damarlarımda
sirküle eden asil türk kanı ''benim başıma gelmez'' deyip duruyordu.
maddi bir hasar olmasa da masanın hemmmen altındaki prize suyun gelmemiş
olması yüzüme bir gülücük kondurduverdi hemen. masayı çektim, havluyu
kaptım, şalteri kapatmayı unuttum, prizi iptal ettim ve masanın altında
derme çatma bir şekilde duran 5.1 ses sistemimi bir hışımda yerinden
ettim. işte şimdi sıra o derme çatma kablolarla bağlı ses sistemini
halletmekte. çünkü aslında sub-bası farklı bir sistemden, kolonları da
başka bir sistemden olan bu toplama karman çormanlık kablolar
birleştirilmek suretiyle baya saçma sapan bir ezberde duruyor orda. o
işi de hallettim mi kendime yeni ne uydursam diye düşünür müyüm diye de
çok korkuyorum aslında. ama zaten bu tembellikle tüm bunları yapmak iki
ayımı alır gibime geliyor. (samimi itiraf: umarım daha fazla zamanımı
alır)