hiç daha önce arkadaşım ölmedi. tn de arkadaştan
çok bu dünya üzerinde varlığını bilip de huzur bulduğum adamlardan bir
tanesiydi. ne sürekli konuşurduk ne de dertleşirdik ara ara. kimi zaman
hava almak için gidilen orman gibi bişeydi tn benim için. gitmesem de
varlığı güzel, orada bulunuşu huzurlu ve uzun aralıklarla da olsa
duyduğumda sesi samimiydi hep. aslında uzunlarca süredir sesini de
duymamıştım ama bazen kulağıma çalınırdı.
uyanıp ölüm
haberini okuduğumda önce şaşırdım, sonra ağladım. sonra izmir'e gitmem
lazım dedim cenazesine. sonra otobüslere baktım. ama sonra farkettim ki
aslında gitmek istemiyorum. sonra bi kahve yaptım. biraz oyun oynadım, 2
gün önce yaptığım bulguru mutfakta ısıtırken ulan dedim adam şimdi
hastanenin morgunda. tn orada, ben burada bulgur ısıtıyorum aklımı
sikeyim dedim, bi daha ağladım. cenazesine gitmek istemediğim için
kendimi suçlu hissettim.-- akşam oldu gittim sahile kayalıklara çöküp onun için bi bira içtim. buranın sahili hiç zorlamadan istendiğinde izmir'in körfezi gibi düşünülebiliyo. izmir'de olduğumu hayal ettim. ay güzeldi, aydan sallandığını hayal ettim.
benim daha önce hiç arkadaşım ölmedi ve ölenin arkasından neden ağlanır bilmiyorum.