(25 mayıs'ın dünya havlu günü olduğunu unutmayarak dna'a saygılarla..)
otostopçunun galaksi rehberinin havlular konusunda söyleyecek bir çift sözü bulunmaktadır.
bir havlu der, yıldızlararası seyahat eden bir otostopçunun sahip olabileceği neredeyse en işe yarar şeydir. bir kere pratikte büyük değeri vardır -jaglan beta'nın soğuk aylarında yol alırken ısınmak için ona sarınabilirsiniz; santraginus v'nin ışıl ışıl mermer kumsallarında baş döndürücüdeniz buharını içinize çekerken üzerine yatabilirsiniz; çöl dünyası kakrafoon'un kıpkırmızı ışıldayan yıldızlarının altında onu üzerinize örtüp uyuyabilirsiniz; ağır ağır akan moth ırmağıüzerinde seyrederken mini salınıza yelken yapabilirsiniz; yumruk yumruğa dövüşlerde kullanmak üzere ıslatabilirsiniz; zehirli gazlardan korunmak ya da traal'ın kurt-gibi-acıkmış cırtlak canavarı'nın bakışlarından (aşırı aptal bir hayvandır, onu göremiyorsanız sizi görmediğini sanır ve sizi görmez - ot kadar aptal, ama çok çok açtır) kaçmak için başınıza sarabilirsiniz; acil durumlarda havlunuzu imdat işareti olarak sallayabilirsiniz ve tabii ki, hala yeterince temiz görünüyorsa onunla kurulanabilirsiniz.
daha da önemlisi, bir havlu büyük psikolojik değere sahiptir. herhangi bir sebeple, şuursuz bir gezgin (şuursuz gezgin: otosopçu olmayan) bir otostopçunun yanında havlusunun olduğunu fark ederse, otomatik olarak bir diş fırçası, yüz koruyucu maske, sabun, bir kutu bisküvi, termos, pusula, harita, bir yumak ip, sivrisinek ilacı, yağmurluk, uzay giysisi vs. vs. olduğunu da varsayacaktır. üstelik bunun da ötesinde o şuursuz gezgin bunlardan herhangi birini veya otostopçunun kazara "kaybetmiş" olabileceği bir düzine başka eşyayı ona seve seve ödünç verecektir. çünkü o şuursuz gezgin, otostopla galaksiyi kateden, yalnızca temel ihtiyaçlarını gidererek zorlu şartlarda yaşayan, korkunç tehlikelerle savaşıp galip gelen ve hala havlusunun yerini bilen birinin hiç şüphesiz baş etmesi güç biri olduğunu düşünecektir.
bu nedenle, otostopçu argosuna geçmiş bir deyiş vardır: "hey, düzayak ford prefect ile hiç tanfırdedin mi? o havlusunun nerede olduğunu bilen bir süpdüzayaktır." (tanfırdemek: tanışmak, farkına varmak, sevişmek; düzayak: gerçekten düzgün bir herif; süpdüzayak: gerçekten de şaşırtıcı derecede düzgün herif.)
......
"yanında havlu var mı?" diye arthur'a aniden sordu ford.
üçüncü arjantinini bitirmeye uğraşan arthur dönüp ona baktı.
"neden? şey, hayır... olmalı mıydı?" artık şaşırmaktan vazgeçmişti, çünkü bunun bir anlamı yoktu.
ford sinirle dilini şaklattı.
"iç," diye ısrar etti.
(otostopçunun galaksi rehberinin üçüncü bölümünden)
douglas adams
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder