uzun yola çıkacağımda hep stres oluyorum. servisle bekleme yerine geldiğimizde başlıyor gerginliğim.. mesela bazen orda 15 dakika arayla kalkacak olan iki otobüs olabiliyor.. işte kabus.. kalkma zamanı gelince, haliyle biniyorum ve yerime oturuyorum. eveeet, gergin anlar başlasın.. biliyorum, otobüsün saatini, gideceği yönü söylüyor çalışanlar ama ben yine de manasız bir şekilde stres olmadan yapamıyorum.
yanlış otobüsle ilgili derdim, bilmediğim veya yanlış bir yere gitmek değil, bununla bir derdim yok. derdim aslında başka birisinin yerine oturmuş olmak ve bunun bir sonraki yolcu alımı durağında açığa çıkabilecek olması. işte bu en çok canımı sıkan nokta. otobüse birileri doluşucak, o koltuğun sahibi de yanlarında olacak ve ben sanki hile yapmaya çalışmışım gibi bir durum oluşacak diye çok korkuyorum hep. hep o ilk 30 dakika bunları düşünerek geçiyor. konuşkan da değilim ki yanımdakine sorayim " bu bilmem ne otobüsü mü?" diye.. demezler mi insana " a be salak, bana soracağına binerken baksaydın ya!" diye..
neyse şimdiki yolculuğumda bu kabus daha da gerçek olabilme ihtimaline büründü:
oturacağım numaraya gittim de baktım ki yanımda bir adam oturmakta.. bir erkekle seyahat etmekle sorunum yok elbette, ama bu pahalı sayılabilecek bir otobüs firmasının yapabileceği bir dalgınlık değil gibi düşündüm o anda.. adamı görür görmez başımdan aşağı dökülen kaynar suyla birlikte kendisine "bu bilmem ne arabası mı " sorusunu atabildim ağzımdan neyse ki.. ama bu sefer de adam beni duymadı! ben de yanıma o denk geldi de ben buna bozuldum gibi anlamasın diye bir daha soramadım sevgili sorumu..
işin bir de şu kısmı var: serviste şunu düşünüyordum; eskiden okuduğum mizah dergilerinden birinde şöyle bir serzenişe denk gelmiştim: "neden şehirlerarası otobüslerde kadınları kadınlarla, erkeleri de erkeklerle oturturlar ki?, belki yanıma oturacak kadın ya da erkek hayatımın aşkı olacak, neden bu şansı elimizden alırlar.."
bu her uzun yolculuğa çıkacağımda aklıma gelirdi eskiden ama uzun süredir gelmemişti. ve şimdi bu hatırlayışımın üstüne şans eseri tanımadığım bir adamla yanyana denk gelmişken bir yandan da içimden kıs kıs gülüyordum.. dönüp adama bir daha baktım, ama hiç beğenebileceğim bir tip değildi. neyse dedim ben gerginliğime geri döneyim.. nitekim döndüm de. geldik bir sonraki yolcu alma yerine.. inmedim tabii otobüsten. bir aksilik çıkarsa olayı baştan sona göriyim dedim.. nerdeyse kalkmak üzereyiz, adam yanıma geldi ve oturdu.. ve işte o an:
- bişey sorabilir miyim?
- tabii.
- ben bi arkadaşıma denk geldim de aşağıda, acaba siz başka yere geçseniz o da yanıma otursa sorun olur mu sizin için?
işte huzuuuuuuuuuur :)) ne yanlış otobüsteyim ne de yanlış koltukta.. hemen verdim cevabımı:
- pencere kenarıysa tabii ki.
- evet evet pencere kenarı hem de tekli koltuk
- o zaman ben eşyalarımı topliyim :)
iki saniyede sadece bir koltuk alanı olsa da kocaman dağılabilen bir insan olarak eşyalarımı toplamam 1 dakika sürdü ve koltuktan uzaklaşıp yeni yerime doğru sevinçli adımlarla yürüyüp kuruldum.. işte mutlu yolculuğum başladı.
hem tekli koltuktaydım hem de doğru otobüste..
ohhh bir yolculuk daha sakin sakin başlayabilir. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder