27 Temmuz, 2007

#izmir notları#


- izmir o kadar ve o kadar sıcak ki, sokağa çıktığında sigara içmek bile eziyet.. sigaranın dumanıyla birlikte içine çektiğin sıcak hava nikotinle birlikte hücrelerine işlemekte sanki.. korkunç bi his. mis gibi evden sımsıcak sokağa çıktığına mı pişman olasın, sigara içtiğine mi yoksa taaa tırnaklarına kadar işleyen sıcağa mı? insan yürürken sesli küfür ediyor.
- ayrıca tüm bu sıcağın ortasında birden rüzgar eserse asıl partinin o zaman başladığını anladım. hayatımda hiç bütün hücrelerimi bu kadar yakından hissetmemiştim. o 30 saniye falan esen rüzgarla birlikte vücudumun tüm gözeneklerinin karnaval moduna geçmesini hissetmek çok keyifliymiş. insanın salak salak sırıtası geliyor yolun ortasında ve sırıtıyor da..

- her gün çöp arabalarının çöpleri topladığı saatte dışarı çıktığımı farkettim. hem de her gün.. bostanlı çok güzel...

- çocukluğumdan kalma dükkanlar hala açıklar, hatta küçükken çok beğendiğim bi oğlanın bakkal işletmeye başladığını keşfettim, hep gidip ordan sigara alıyorum. utanmasam yere beyaz mendil atıcam. :) hala hoşlandığımdan değil elbette ama insan bi sohbet etmek istiyor, çocukluğumdan kalan her şeye 700 elimle sarılmayı sevdiğim için ona da sarılasım mı geliyor ne.. :p

- izmir hayatım dandadadan dinlemekle geçiyor.

- caddenin kenarındaki söğüşçü amca söğüşü öyle bir keyifle hazırlıyor ki, siparişi verdikten sonra adamın tüm yaptıklarını izlemekten kendini alamıyor insan. ne zaman ordan geçsem -ki hep geçiyorum, yolumun üstü- sipariş verenler adamın dans eder gibi söğüşü hazırlamasını izliyorlar hevesle. ben de öyle tabi.. tam ordan geçerken biraz azaltıyorum adımlarımı. yaptığı şeyi bu kadar keyifle yapan insanları çoook seviyorum. minik ayrıntılar katıyorlar hayata. (sevgi pıtırcığı ben)

- (yazlık notları var bi de, onu ayrıca yazıcam)

07 Temmuz, 2007

pıffffffff


hani uyanıyosun bazı sabahlar, yok zerre keyfin yok.. artık rüyanda kötü bişey mi gördün, bilmem ne gezegeni götüne mi kaçtı, uykunda üstünde minik cinler top mu oynadı bilemiyosun ama sıkkınsın işte..
birden bütün evin camlarının etrafına kocaman demir kapaklar insin, radyoaktivite artsın telefonlar iletişimler çalışmasın, msn açılmasın, mailine gireme,
ev de görünmez olsun istiyorum öyle zamanlarda. insanların akıllarından bir günlüğüne bu dünyada yaşadığım silinsin istiyorum. sokağa çıktığımda kimse göremesin, kulağımda kulaklığımla kimseyle gözgöze gelmeden yüriyebiliyim istiyorum. ya da bisiklete atlayıp deniz kenarına gidip (trafik de olmadan) orda bir iki sigara içiyim, termosta da fındıklı filtre kahve olsun istiyorum. (aman hanım kızım ne dilediğine dikkat et)

ya da tekrar uyuyup bunun geçmesini ummalı..
neyse ki balkon var, neyse ki orası saklanmış bölge.. evde filtre kahve yok ama olsun. oluyo işte arada böyle.
neymiş, bir varmıııış, bir yokmuuuş...

boş işler


bir tane ağızlığım var, hani bu 1950lerde kadınlar kullanırlarmış ya onlardan. fildişi sigara takılan yeri, tabii bir süre sonra sararıyor dumandan..
zevkli bişey ağızlıkla sigara içmek. bazen de külfetli..
bi kere nedense kendini bi garip hissediyosun, birden o 50lerde filmlere girmiş gibi oluyorum. sigarayı tutma şeklim falan değişiyo, bi bakıyorum ki oturma ve bacak bacak üstüne atma kombinasyonum da değişmiş.. ((yoksa içimde saklı bir ingrad bergman mı var??))
sonra kültablasına koyamıyosun ağızlıklı sigarayı, özellikle sonlarına doğru. sigaranın yanan yerinin kültablasını dibine değmesini de sevmediğim için elimde tutmak zorunda kalıyorum.
bir de sigaranın sonu durumu vardır ya, hani tam son nefeste filtreyi elinle sıkarsın da öyle çekersin nefesi içine, oh nasıl bir keyiftir o.. onu da yapamıyosun ağızlıklı sigarada. yani istersen yaparsın tabii de yine de o lezzet gelmiyor ağzına.. (ne lanet şeymiş bu ağızlık yahu...)

neyse yine de kırkyılda bir de olsa ağızlıkla sigara içmek keyifli bişey. az sonra kapıdan humphrey bogart ya da james dean giricek sanıyosun. ya da ben yeteri kadar delirmedim daha..
(tavsiye: penguen sayı 250, 5 temmuz tarihli olan yani, ikinci sayfadaki yiğit özgür'ü tavsiye ederim, içimizden biri: yekteran baymedir)